top of page
SKA 1 YOKSULLUĞA SON.jpg
COVID-19 salgını bir nesilde aşırı yoksullukta ilk artışa neden oldu.
90’lı yılların sonundaki Asya mali krizinden beri küresel aşırı yoksullukta bir artış görülmemişti. 2020 yılında COVID-19 salgını nedeniyle dünya genelinde 119 -124 milyon insan aşırı yoksulluk sınırının altına itilmiş oldu. Zaten salgın öncesinde bile 2030 yılına kadar yoksulluğu bitirme amacı taşıyan 1 no’lu SKA doğrultusunda geride kalıyorken, salgın bu durumu daha da kötüleştirdi. Mevcut projeksiyonlara göre küresel yoksulluk oranının 2030 yılında %7 (yaklaşık 600 milyon kişi) olması beklenmekte olup SKA 1’e ulaşamayacağımız gözüküyor.
90’lı yılların sonundaki Asya mali krizinden beri küresel aşırı yoksullukta bir artış görülmemişti. 2020 yılında COVID-19 salgını nedeniyle dünya genelinde 119 -124 milyon insan aşırı yoksulluk sınırının altına itilmiş oldu. Zaten salgın öncesinde bile 2030 yılına kadar yoksulluğu bitirme amacı taşıyan 1 no’lu SKA doğrultusunda geride kalıyorken, salgın bu durumu daha da kötüleştirdi. Mevcut projeksiyonlara göre küresel yoksulluk oranının 2030 yılında %7 (yaklaşık 600 milyon kişi) olması beklenmekte olup SKA 1’e ulaşamayacağımız gözüküyor.
SKA 1 YOKSULLUĞA SON
Dünya olarak, COVID-19 salgınıyla mücadeleye devam ederken, önemli seçimlerle karşı karşıyayız. Devletler, sosyal koruma mekanizmalarını tüm vatandaşları için daha kapsayıcı ve daha adil hale getirmek için reformlar yapmalıdır. Aşırı yoksulluk sorununu 2030 ve ötesine taşımak istemiyorsak gerekli stratejiler yapılmalı ve istihdam yaratılmalıdır.
SKA 2 AÇLIĞA SON
Salgın öncesi yaklaşık 650 milyon kişi açlıkla mücadele ederken, iki milyar kişi gıda güvensizliğine maruz kalıyordu. Yetersiz beslenen insan sayısı 2014 yılında 607 milyon kişi iken 2019 yılında bu sayı 650 milyona yükseldi. 2020 yılında ise bu sayı COVID-19 salgını nedeniyle 720-810 milyon gibi bir sayıya ulaştı. Bozulan gıda tedarik zincirleri, ekonomik duraksamalar dünya çapında gıda sistemlerimi olumsuz etkileyerek insanların temel besin ve gıdalara olan erişimlerini tehdit etmekte ve 2 no’lu SKA’na ulaşma hedefini daha da zorlaştırmaktadır.
SKA 2 AÇLIĞA SON
Hanehalkı gelirlerinin azalması, erişilebilir ve karşılanabilir besleyici gıdalardaki yoksunluk, azalan fiziksel aktiviteler ve beslenmeye yönelik temel hizmetlerin bozulması gibi nedenlerden ötürü, COVID 19 salgınının yetersiz beslenmenin her türünü, özellikle çocuklarda, daha da kötü hale getirmesi beklenmektedir.
Yetersiz beslenmenin yaygınlığı 2019’da %8.4 iken 2020 yılında %9.9’a yükseldi. Açlık, Afrika'daki nüfusun %21'ini etkilerken, Asya'da %9 ve Latin Amerika ve Karayipler'de %9,1'lik bir orana sahip. Dünyadaki yetersiz beslenenlerin yarısından fazlası Asya'da (418 milyon) ve üçte birinden fazlası Afrika'da (282 milyon) bulunuyor.
Yetersiz beslenmenin yaygınlığı 2019’da %8.4 iken 2020 yılında %9.9’a yükseldi. Açlık, Afrika'daki nüfusun %21'ini etkilerken, Asya'da %9 ve Latin Amerika ve Karayipler'de %9,1'lik bir orana sahip. Dünyadaki yetersiz beslenenlerin yarısından fazlası Asya'da (418 milyon) ve üçte birinden fazlası Afrika'da (282 milyon) bulunuyor.
SKA 2 AÇLIĞA SON
Çocuklar, yaşlarına göre çok kısa olduklarında bodur veya kronik olarak yetersiz beslenmiş olarak kabul edilirler. 2020’de dünya genelinde 5 yaşın altındaki çocukların %22’si (149,2 milyon) bodurluktan muzdaripti.
Boya göre düşük ağırlıkla ölçülen aşırı zayıflık, yetersiz beslenmenin yaşamı tehdit eden bir türüdür. 2020 yılında tahminlere göre aşırı zayıflık 5 yaş altındaki 45,4 milyon çocuğu etkiledi. Aşırı kiloluk ise aynı yaş grubunda 38,9 milyon çocuğu etkiledi.
Hanehalkı gelirinin düşmesi, besleyici gıdaya erişimin aksaması gibi nedenler artan aşırı zayıflık oranlarının önemli etkenleri arasında yer almaktadır. Çocuklar için aşırı kiloluluk durumu ise sağlıksız yiyeceklerin taze, besleyici yiyeceklerin yerini aldığı ve hareket kısıtlamalarının uzun süreler boyunca fiziksel aktivite için fırsatları sınırladığı ülkelerde büyük risk teşkil etmektedir.
Boya göre düşük ağırlıkla ölçülen aşırı zayıflık, yetersiz beslenmenin yaşamı tehdit eden bir türüdür. 2020 yılında tahminlere göre aşırı zayıflık 5 yaş altındaki 45,4 milyon çocuğu etkiledi. Aşırı kiloluk ise aynı yaş grubunda 38,9 milyon çocuğu etkiledi.
Hanehalkı gelirinin düşmesi, besleyici gıdaya erişimin aksaması gibi nedenler artan aşırı zayıflık oranlarının önemli etkenleri arasında yer almaktadır. Çocuklar için aşırı kiloluluk durumu ise sağlıksız yiyeceklerin taze, besleyici yiyeceklerin yerini aldığı ve hareket kısıtlamalarının uzun süreler boyunca fiziksel aktivite için fırsatları sınırladığı ülkelerde büyük risk teşkil etmektedir.
SKA 3 SAĞLIK VE KALİTELİ YAŞAM
COVID-19 salgını öncesi, birçok sağlık göstergesi 2030 amaçlarını karşılayacak hızda olmamasına rağmen doğru yolda ilerliyordu. Anne ve çocuk sağlığı göstergeleri gelişmiş, bulaşıcı hastalıklar azalma göstermiştir. Küresel salgın, sağlık alanında gerçekleşen olumlu gelişmeleri durdurdu ve/veya tersine çevirdi ve salgının ötesinde tehditler ortaya çıkardı. Ülkelerin yaklaşık %90’ı temel sağlık hizmetlerinde farklı bozulmaların yaşandığını raporluyorlar. Bazı ülkelerden alınabilen verilere göre de salgını toplumların yaşam beklentilerini kısalttı.
Kaynak: The Sustainable Development Goals Report 2021
Kaynak: The Sustainable Development Goals Report 2021
SKA 3 SAĞLIK VE KALİTELİ YAŞAM
İntihar, 15-29 yaş grubunda toplam ölüm oranının %8’ini oluşturarak aynı yaş grubu içerisinde en önemli ölüm nedenleri arasında yer almaktadır. DSÖ’nün anketine göre 2021 yılının başında ülkelerin %90’ı zihin sağlığı ve psikolojik destek gibi konuları COVID-19 eylem planlarına dahil etmiştir.
Salgın sırasında artan alkol tüketimi hem fiziksel hem de zihinsel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yarattı. 2019 yılında, dünyada 15 yaş ve üzeri grupta kişi başına düşen alkol tüketimi ortalama 5,8 litre oldu. Avrupa bu konuda kişi başı 11 litre olarak dünyada en yüksek orana sahip.
Trafik kazaları 2019 yılında dünyada 1,3 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. COVID-19 kısıtlamaları nedeniyle trafik kazalarının hacmi ciddi bir düşüş gösterse de 15-29 yaş arası erkeklerde, %18 oranla, en yüksek ölüme yol açan unsur olmaktadır.
Kaynak: The Sustainable Development Goals Report 2021
Salgın sırasında artan alkol tüketimi hem fiziksel hem de zihinsel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yarattı. 2019 yılında, dünyada 15 yaş ve üzeri grupta kişi başına düşen alkol tüketimi ortalama 5,8 litre oldu. Avrupa bu konuda kişi başı 11 litre olarak dünyada en yüksek orana sahip.
Trafik kazaları 2019 yılında dünyada 1,3 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. COVID-19 kısıtlamaları nedeniyle trafik kazalarının hacmi ciddi bir düşüş gösterse de 15-29 yaş arası erkeklerde, %18 oranla, en yüksek ölüme yol açan unsur olmaktadır.
Kaynak: The Sustainable Development Goals Report 2021
SKA 3 SAĞLIK VE KALİTELİ YAŞAM
COVID-19 salgını yaşlıları, yoksul insanları, mülteci ve göçmenler gibi birçok kırılgan grubu sosyo-ekonomik koşulları nedeniyle orantısız bir şekilde etkilemiştir. Örneğin, yapılan bazı anket çalışmalarına katılımcı mülteci ve göçmenlerin yaklaşık %5’i COVID-19 belirtileri göstermelerine rağmen herhangi bir sağlık hizmeti arayışına bile girmedi. Bunun en temel nedenleri ise yeterli finansal kaynağın olmaması, sağlık hizmetlerine erişim hakkının bulunmaması ve sınır dışı edilme korkusu olarak belirtildi.
Kaynak: The Sustainable Development Goals Report 2021
Kaynak: The Sustainable Development Goals Report 2021
SKA 4 NİTELİKLİ EĞİTİM
COVID-19 çocukların öğrenimi ve esenliği üzerinde dünya çapında hasara yol açtı. Salgın öncesi SKA 4 için ilerleme zaten çok yavaş ilerliyordu. Karantinalar nedeniyle birçok çocuk okula gidemedi ve en savunmasız, hassas bölgelerde çoğu çocuk, okula geri dönmeme riski ile yüz yüze geldi ve bazıları çocuk evliliğine veya çocuk işçiliğine zorlandı.
COVID-19'un neden olduğu öğrenim kayıplarının telafisi için özel çaba gösterilmesi gerekmektedir. Fakat, düşük ve düşük orta gelirli ülkelerin tahminen %65'i ve üst-orta ve yüksek gelirli ülkelerin ise %35'i salgın başlangıcından bu yana eğitime ayrılan fonu azalttı
.
Kaynak/: The Sustainable Development Goals Report 2021
COVID-19'un neden olduğu öğrenim kayıplarının telafisi için özel çaba gösterilmesi gerekmektedir. Fakat, düşük ve düşük orta gelirli ülkelerin tahminen %65'i ve üst-orta ve yüksek gelirli ülkelerin ise %35'i salgın başlangıcından bu yana eğitime ayrılan fonu azalttı
.
Kaynak/: The Sustainable Development Goals Report 2021
SKA 4 NİTELİKLİ EĞİTİM
COVID-19, son 20 yılda eğitimde kaydedilen ilerlemeyi ortadan kaldırdı. 2019'da üçüncü sınıftaki çocukların yalnızca %59'u okuma konusunda yetkinliğe sahipti. Salgın nedeniyle 101 milyon çocuğun minimum okuma yeterliliği eşiğinin altına düşmesi bekleniyor.
Kaynak/: The Sustainable Development Goals Report 2021
Kaynak/: The Sustainable Development Goals Report 2021
SKA 4 NİTELİKLİ EĞİTİM
Temel okul altyapılarının iyileştirilmesi, okulların tekrardan açılması için kritik öneme sahip iken aynı zamanda COVID-19 salgınından iyileşme sürecinde de ilk atılması gereken adımlar arasındadır. 2016-2019 yılları arasındaki verilere göre dünyada ilkokulların beşte birinden fazlasının temel içme suyuna veya tek cinsiyetli tuvaletlere erişiminin olmadığı, üçte birinden fazlasının temel el yıkama olanaklarından yoksun olduğu ve dörtte birinde elektriğin bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. En büyük güçlükler az gelişmiş ülkeler ’deki okullarda hissedilmektedir. Az gelişmiş ülkeler ’deki ilkokulların neredeyse yarısında tek cinsiyetli tuvalet (kız çocuklarının okul devamlılığı için önemli bir unsur) ve üçte ikisinden fazlasında elektrik bulunmamaktadır.
SKA 5 TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
BM Kadın Birimi’nin çalışmasına göre;
Kadınların %45'i salgının başlangıcından bu yana kendilerinin veya tanıdıkları bir kadının bir tür şiddete maruz kaldığını bildirdi.
10 kadından 4'ü kamusal alanlarda kendini daha güvensiz hissediyor.
Her 4 kadından 1'i ev içi çatışmaların daha sık hale geldiğini ve evde kendilerini daha güvensiz hissettiklerini söylüyor.
10 kadından 7'si, bir partner tarafından sözlü veya fiziksel tacizin daha yaygın hale geldiğini düşündüğünü söylüyor.
Not: BM Kadın Birimi'nin “Gölge Pandemisini Ölçmek: COVID-19 Sırasında Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı son araştırması, 13 ülkede pandeminin kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisine ilişkin hızlı toplumsal cinsiyet değerlendirme anketlerine dayanmaktadır. Ülkeler, ilgili BM Kadın programını uygulayan düşük-orta gelirli ülkelere öncelik verilerek bölgesel çeşitliliğe göre seçilmiştir.
Kaynak: BM Kadın Birimi
Kadınların %45'i salgının başlangıcından bu yana kendilerinin veya tanıdıkları bir kadının bir tür şiddete maruz kaldığını bildirdi.
10 kadından 4'ü kamusal alanlarda kendini daha güvensiz hissediyor.
Her 4 kadından 1'i ev içi çatışmaların daha sık hale geldiğini ve evde kendilerini daha güvensiz hissettiklerini söylüyor.
10 kadından 7'si, bir partner tarafından sözlü veya fiziksel tacizin daha yaygın hale geldiğini düşündüğünü söylüyor.
Not: BM Kadın Birimi'nin “Gölge Pandemisini Ölçmek: COVID-19 Sırasında Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı son araştırması, 13 ülkede pandeminin kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisine ilişkin hızlı toplumsal cinsiyet değerlendirme anketlerine dayanmaktadır. Ülkeler, ilgili BM Kadın programını uygulayan düşük-orta gelirli ülkelere öncelik verilerek bölgesel çeşitliliğe göre seçilmiştir.
Kaynak: BM Kadın Birimi
SKA 5 TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
COVID-19 salgını, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini şiddetlendirirken kadınların güçlendirilmesi konusundaki ilerlemeyi de zarar vermekle tehdit ediyor. Toplumsal cinsiyete duyarlı yasaların, politikaların ve bütçelerin hazırlanmasında kadınlara eşit ortaklar olarak her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla birlikte, 1 Ocak 2021 itibariyle, kadınların temsili eşitlikten uzak bir noktada: ulusal parlamentoların tek veya alt meclislerinde kadınların küresel ortalaması yalnızca %25,6 ve yerel müzakere organlarında %36,3 idi. Mevcut hızla, ulusal parlamentolarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması 40 yıldan fazla sürmesi bekleniyor
Kaynak: SKA İlerleme Raporu 2021
Kaynak: SKA İlerleme Raporu 2021
SKA 5 TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
2001 ile 2019 yılları arasında 90 ülkeden toplanan verilere göre, kadınlar ortalama bir günde ücretsiz ev işlerine ve bakım işlerine erkeklere göre yaklaşık 2,5 kat daha fazla saat harcıyor. COVID-19 salgını hem kadınların hem de erkeklerin ücretsiz iş yüklerini artırdı, ancak bu durum kadınları daha orantısız bir şekilde etkiledi. Ayrıca, kadınların çocuk bakımı nedeniyle işgücünden ayrılma sıklığı erkeklere göre daha yüksek.
Kaynak: SKA İlerleme Raporu 2021
Kaynak: SKA İlerleme Raporu 2021
SKA 5 TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
BM Kadın Birimi’nin çalışmasına göre;
Kadınların %45'i salgının başlangıcından bu yana kendilerinin veya tanıdıkları bir kadının bir tür şiddete maruz kaldığını bildirdi.
10 kadından 4'ü kamusal alanlarda kendini daha güvensiz hissediyor.
Her 4 kadından 1'i ev içi çatışmaların daha sık hale geldiğini ve evde kendilerini daha güvensiz hissettiklerini söylüyor.
10 kadından 7'si, bir partner tarafından sözlü veya fiziksel tacizin daha yaygın hale geldiğini düşündüğünü söylüyor.
Not: BM Kadın Birimi'nin “Gölge Pandemisini Ölçmek: COVID-19 Sırasında Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı son araştırması, 13 ülkede pandeminin kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisine ilişkin hızlı toplumsal cinsiyet değerlendirme anketlerine dayanmaktadır. Ülkeler, ilgili BM Kadın programını uygulayan düşük-orta gelirli ülkelere öncelik verilerek bölgesel çeşitliliğe göre seçilmiştir.
Kaynak: BM Kadın Birimi
Kadınların %45'i salgının başlangıcından bu yana kendilerinin veya tanıdıkları bir kadının bir tür şiddete maruz kaldığını bildirdi.
10 kadından 4'ü kamusal alanlarda kendini daha güvensiz hissediyor.
Her 4 kadından 1'i ev içi çatışmaların daha sık hale geldiğini ve evde kendilerini daha güvensiz hissettiklerini söylüyor.
10 kadından 7'si, bir partner tarafından sözlü veya fiziksel tacizin daha yaygın hale geldiğini düşündüğünü söylüyor.
Not: BM Kadın Birimi'nin “Gölge Pandemisini Ölçmek: COVID-19 Sırasında Kadına Yönelik Şiddet” başlıklı son araştırması, 13 ülkede pandeminin kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisine ilişkin hızlı toplumsal cinsiyet değerlendirme anketlerine dayanmaktadır. Ülkeler, ilgili BM Kadın programını uygulayan düşük-orta gelirli ülkelere öncelik verilerek bölgesel çeşitliliğe göre seçilmiştir.
Kaynak: BM Kadın Birimi
bottom of page